dizivefilm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dizivefilm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Film Önerisi: Circle


 

FİLM ADI: Circle

YÖNETMEN: Hann ve Mario Miscione

FİLM YORUMU:

Film başladığı zaman bir mekanda merak uyandırıcı bir sahne ile başlıyor birden uyandığınızda bilmediğiniz bir yerde olup çevrenizin bilmediğiniz insanlarla dolu olduğunu görmek birden gerici bir havaya girmenizi sağlıyor. Ya çemberin içinde olacaksınız ya da dışarı adım atıp öleceksiniz. Bir grup insanın ilk başta olayları algılama çabasından başlayıp sonradan bu dümeni sadece kendimi nasıl kurtarabilirim adı altında bir uğraş verdiği görülüyor.  Karakterlerde özel bir yoğunlaşma olmadığı için her birisi de bu filmin bir parçasını oluşturuyordu o yüzden hepsi başrol unvanı verilebilir. Çünkü filmde tanınmış ünlü bir oyuncu göremiyoruz. Filmin ilerleyişine geçersek insanların neden burada olduğu, neden onları seçtikleri zor anlaşılıyor, yani birden şimşek benzeri bir şeyin çıkıp insanı öldürmesi korkutucu olabiliyor. Ölüm aralıklarında fikirlerini konuştursalar da bu ayrımcılığa daha çok giriyor. Filmde her kısımdan insanı görebiliyoruz çünkü toplum tek bir birey değil bireylerdir herkes farklı farklı bir insan ediyor ama bu filmimizde insanlar kendi doğrularına göre gittiklerinden ayrımcılık yapmaya başladılar yani insanları yaşlarına göre, renklerine göre, dinlerine göre öldürmek istiyorlar bunu sadece bencillikle yönetiyorlar kendilerini sağlama çıkardıktan sonra diğerlerinin durumları pek düşünülmüyor. Klasik mantık yaratmak istiyorlar sona kalan kişi başaracak sona kalan kişi sağ kalacak bunun üstüne inşa edilmiş bir filmdir çember. Filmin sonundaki sahnede insanlığın nasıl bir yere geldiğini de görüyoruz aslında diğer bir yönden fedakarlık da görüyoruz birinin ölmemesi için kendisinin ölmesini sıkıntı yaratmamak büyük fedakarlık ister. En sonunda film bana göre uygun değildi çünkü senaryoda açıklar vardı ve kafamda olan sorulara cevap bulamadım. Bence filmin fikri çok güzel fakat eksikleri doldurup bazı yerlerinde küçük değişiklikler yapıldığı takdirde bu filmi hak ettiğinden daha iyi konuma getirebilirlerdi.

PUANIM: 2/5


Film Önersi / Scoob!




FİLM ADI: Scoob!
YÖNETMEN: Tony Cervone
YORUMUM:
Size çok sevimli çocukluğumuzdan gelen ve bize asıl canavarların insanlar olduğunu gösteren scooby-doo animasyonunu izlemeye davet etmek isterim. 2020 yapımlı film, siteye düştüğü zaman heyecanlanıp hemen izlemeye başladım ve o eski zamanları gerçekten hissettim. Yine her yaştan izlenebilecek mükemmel bir film.
PUANIM: 5/5

Midsommar Film Yorumu


FİLM ADI: Ritüel
ORİJİNAL ADI: Midsommar
YÖNETMEN:  Ari Aster
PUANI: 7.1
OYUNCULAR:
Florence Pugh
Jack Reynor
William Jackson Harper
Vilhelm Blomgren
Ellora Torchia
Archie Madekwe
Will Poulter




YORUMUM:

Evet uzun zamandır olmayışımı bir film yorumu ile geri dönerek kutlayalıııım. Bu filmimize gelirsek bunu öneriler içinde gördüm ve malum bir karantina süreci bulunduğundan vakit kaybetme gibi bir duruma da düşemiyorum. Sonuç olarak bugün izlediğim film ile taze bir yorum yazmak istedim. Başlayalım bu arada kendime hakim olamayıp spoiler verebilirim yine de dikkatli olmaya çalışacağım.

Her şey Dani ve Christian ilişkisi ile başlıyor. Aslında bu ilişki iyi gitmeyen bir ilişki ayrılmak isteyen bir erkek ve arkadaş çevresi tarafından da ayrılmalısın diye ona arka çıkmaya çalışan insanlarla devam ediyor fakat düşünülen ayrılık gerçekleşmiyor bir ikilem yaratması gibi düşünebilirsiniz isteseniz de bunu yapmıyorsunuz. Kız karakter için de mükemmel diyemem çünkü onun da kendi çevresinde sıkıntıları o kadar büyük ki psikolojik olarak kız karakter zaten batmış durumda. Christian ve Dani arasında gerilimli bir ortam olsa da yine de beraber oluyorlar. Bir gün İsveçli arkadaşları Pelle sayesinde festival benzeri bir etkinliğe davet edilmeleri ile başlıyor zaten buraya kadar her şey normal gözüküyor festival diye düşündükleri mekana arkadaş grupları ile varıyorlar her şey renkli güzel ve cıvıl cıvıl fakat yapılan şeylerin davranılan davranışların sadece festival gibi olmadığını anlamak geç kalındığı olarak görülebilir.



*spoiler*

Aslında yukarıda bıraktığım görsel bütün filmin bir özeti gibi olan olayları bir görsele sığdırmayı başarmışlar ve tek özet olmuş filmin kısım kısım gözüken olayları filmin bazı yerlerine gönderme olarak da yapılıyor. Açıkçası korku diyemem ama bazı sahneleri insanı rahatsız edebilir ve görmek istemeyebilir. Araştırdıklarıma göre filmde geçen hareketlerin zamanında zaten yapılıyor olduğunu gördüm yani yönetmenimizin gerçeklikten esinlendiği doğru. Şöyle bir durum da var film gereksiz bir uzunluğu var gibime geldi bazı olayları çok uzatılmış bazen sadece kısa kesmişler karakter üzerindeki yoğunlaşmalar da öyle hepsine yüklenen bir şey var ama bazen onları hiç görmüyoruz bile. Pelle onları ailem diye tanıştırma olayı da var -küçük bir detay Dani’nin tanıştırılma sırasında ona sarılıyorlar- sanki önceden bir şeyler belli önceden bir his ama bu olayın festival gibi gözükmediği belli. 90 yılda bir 9 gün süren bir süreç. Uzayan taraflar yerine getirilmesi gereken uygulamalar, kanlı ritüeller, kutsal kitap -özellikle bu kitabın sanki onlara tanrının gönderdiği gibi bakılan fakat sadece akraba evliliğinden doğan engelli birisinin yazması-… bu böyle uzuyor her şey yapboz parçası gibi oradan oraya bağlamak lazım.



Ama bir yerde olayların daha da koptuğu bir kısım var arkadaş grubunda bölge sakinlerinin işlerine ters hareket yapmaları ile birden bire yok olmaları. Yok olmalarını anlıyorsunuzdur direkt ölüm. Aslında burada düzelbilecek bir ilişki içerisinde olan Christian ve Dani ikilisi pek iyi yöne gittiği söylenemez. Dani gerçekten yardıma muhtaç ve Christian bir o kadar kötü erkek arkadaş. Ritüeller o kadar uzun devam ediyor ki her seferinde yeni bir şey çıkması ve bunu anlamlandırmaya çalışmak da yoruyor “neden bunu yaptılar şimdi?” bu olaylar olurken Dani kızımız birden ritüel için önemli bir yere sahip olan “Mayıs Kraliçesi” oluverdi herkes çiçekli çiçekli süsledi ama bunlar olurken. Pelle’nin kardeşinin Chritian’a tutulması ve “aşk büyüsü” olarak adlandırdıkları olayı gerçekleştirdiler – evet bundan bahsetmek istemiyorum- christian kendi olamazken bu kızla cinsel bir ilişkiye girmesi hatta bunu bile ritüel tarzında yapmaları hatta bir yerinde baya iğrençleşip teyzenin destek verdiği kısımlar var ama zavallı Dani bunları sonradan görüyor ve ağlayıp bağırmaya başlıyor tabii ama sonradan fark ediyor ki önceki zamanlarında ağlayıp bağırmalarında kimse yokken burada bütün kızlar onunla birlikte oluyor bir aile gibi değil mi? Ama sonradan bir boşluk var herkesin öldürüldüğü bir kısım gözüküyor Dani yine çiçekler içerisinde ve 9 kurban/adak  veriyoruz 90 yıl 9 gün 9 kurban. 9 un baskın geçtiği İskandinav mitolojisinde 9 diyar vardır anlamına geliyor. Aslında film gerçekten mitoloji ile çok bağdaştığı zaman da oluyor. Gelelim sona herkesin ölmesinden sonra Pelle hayatta Dani hayatta ama ölen kişiler filmi başında girilmesi yasak olan bir yerde yakılıyor ve halk insanları çığlık çığılağa giriyor Dani ilk başta üzülse de sonradan bir gülümsemesi oluyor ve bunun nelere bağlı olduğu bende hala yanıtsız ben mi detay kaçırdım diye düşünürken hala anlam veremedim.




Film sonunda Mayıs Kraliçesine ne olacağı belirtilmedi 9 gün sonra ne olacağı belirtilmedi gereksiz bir uzunluk ve çok fazla ritüel olayı vardı. Bu olayları ben sevmedim bazen filmi izlerken sıkıldım ama kapatmak da istemedim. Yönetmenin çekim açıları da bazen beni sıkmıştı tabii bunu beğenen de var beğenmeyen de çekimlerin bir anlamı da olabilir ama ben o kadar detaylı bilgiye sahip olmadığım için orada vermek istenen anlamı anlamamış olabilirim. Yine de aman aman önereceğim bir film olmayıp bu vakitlerde sıkılırsanız izleyebileceğiniz film. Aile içerisinde izlenebilecek bir film değildir bazı sahneleri için onun da uyarısını geçmek lazım.
Diğer türlü böyle ritüel, tarikatımsı şeylerin olduğu çok film var ama hepsi genelde aynı izlerden geçtiğinden nasıl düşüneceğimi bilemedim. Siz de izleyip kendi düşüncelerinizi çıkarabilirsiniz
İyi izlemeleer!!!!
PUANIM: 2.5/5

Parazit Film Yorumu



FİLM ADI: Parazit
ORİJİNAL ADI: Parasite
YÖNETMEN: Bong Joon-ho
PUANI: 8.6
OYUNCULAR:
Song Kang-ho
Lee Sun-kyun
Cho Yeo-jeong
Choi Woo-shik
Park So-dam'dır.


ÖDÜLLER:
Bu zamana kadar 31 ödül aldığı gözüküyor.
2020 Oscar da damga vuran film.
Perth Festivali Katılımcı film


YORUMUM:
Hepimiz bu filmi artık biliyoruzdur değil mi? Ödüllere damga vuran ve büyük ses getiren Kore yapımı film Pazarit. Yönetmenimiz gerçekten çok zeki bir adam ve ortaya çıkarttığı film gerçekten efsane. Verilen mesajlar gösterdikleri şeyler o kadar iyi ki filmde ima ettikleri o “koku” olayını sanki siz hissediyorsunuz.
Filmde yaratılan iki ailemiz var klasik olarak biri zengin varklıklı bir aile diğeri ise fakir ve mahallede zar zor geçinen aile. Bu ailelerin bir araya gelmesi fakir ailenin zengin aileye nasıl karıştığını izliyoruz filmde. Fakir ailenin zengin aileye attığı her adım düşünülen ve icraata koyulan her adımı zekilikle işlemişler bence.

Parazit kelimesinin anlamı bir canlı üzerinde yaşayan ve üzerinde yaşadığı canlıya zarar da verebilen organizmalardır. Kelimenin anlamından da filmin olayı bütünleşiyor ve her şey yapboz parçaları gibi birleşiyor.



Bu iki ailemizin bir araya karışması çocukları ile başlıyor fakir ailemizin iki çocuğu vardır biri kız diğer oğlan. Zengin aileye ilk oğlan çocuğumuz karışıyor ve sonrdan kız kardeşini içeriye alıyor. Bu iki karakterimiz zengin ailenin çocuklarına ders versin diye aldıkları çocuklardır. Aslında bu olay onların gözünde böyle işlememkteydi. Oğlan ve kız girdikten sonra ailenin yanında çalışan yardımcılara komplo kurar gibi işten uzaklaştırılmalarını sağlamış ve fakir aileden annesinin ve babasının da zengin eve girmelerini sağlamıştır ve böylelikle fakir ailenin bütün üyeleri eve yerleşmiştir. Buradan da parazit olayı başlamıştır.
Bong Joon-ho  gerçeten toplumsal durumu öyle bir ele almış ki bunu filmine yansıtmış ve başarısını kazandı. Filme bu durumları aktarması ayrı bir farkındalık getirdiğini düşünüyorum. Aldığı her ödülü hak eden bir film. Oscar adaylıkları, diğer film ödülleri ve Cannes kazanması filmin gerçekten çok sağlam olduğunu gösteren şeyler yönetmenin buradan nasıl zeki ve başarılı olduğunu anlıyoruz zaten. Haberlerde görüldüğü üzere ilk defa böyle bir olay Oscar da damgasını vuruyor.
Filmi ben ilk çıktığı zamanlarda izlesem de tekrar gidebilecek zamanım olsa kesinlikle tekrar giderdim. Filmi izlerken boş izlememek lazım onun altında yatan mesajı almak lazım bu yönetmen neden bunu çekmiş nasıl düşünmüş nasıl yapmış diye bu filmi incelemek lazım. Izlerken noktaları bulup çıkarmak lazım çünkü bu film bunu hak ediyor ve bir çıkarım yapmamızı istiyor. Film seanslarda hala dururken bence kesinlikle bu filme gitmelisiniz ve izlemelisiniz. Çünkü kesinlikle izlenmeye değer. Ben bu filmi gerçekten çok beğendim ve öneriyorum.

PUANIM: 5/5

Muhteşem Showman Film Yorumu




FİLM ADI: Muhteşem Showman
ORİJİNAL ADI: The Greatest Showman
YÖNETMEN: Michael Gracey
PUANI: 7.7
OYUNCULAR:
Hugh Jackman
Zac Efron
Zendaya
Michelle Williams
Rebecca Ferguson
.
.
.

ÖDÜLLER:
 Nickelodeon Çocukların Seçimi Favori Kadın Oyuncu Ödülü (Zendaya)




YORUMUM: Müzikal ve görkemli bir filmin yorumuna hoş geldiniz!! Bence bu yorumu okumadan önce ek bir yer açıp filmi açıyor olmanız lazım :D
Yoksul bir adam işindeki durumlardan sıkıldıktan ve onları bıraktıktan sonra bir müze alıyor orada bazı şeyler (resim balmumu) sergilemeye başlıyor ama bu olay tutulmuyor bunun durumu onu üzse de hayalinden vazgeçmiyor. Bir gün aklına öyle bir fikir geliyor ki her yere seçim şeyleri dağıtıyor peki bu ne seçimi? GARİP İNSANLAR. Uzun boylusu, kısa boylusu, sakallı kadın daha neler neler…

Böylece filmin içine eğlence, şarkı, dans girmeye başlıyor. Bütün o garip ucube dedikleri insanlar harikalar yaratmaya başlıyor ve bu izleyici çekiyor. Bizim yoksul adamımız Barnum bir anda muhteşem biri haline geliyor. Ailesi ile daha iyi duruma geçiyor ve bu “ show” gün geçerek daha da genişliyordu

Spoi olmasın ama her ne kadar da bu iyi şeyler olsa da kötü şeyler de olacak ama üzülmek yok her kötü yoldan mutlulukla çıktılar.
Film o kadar güzeldi ki gerçekten izlenilmeye değer, ödüllere değer. Müzikleri zaten ayrı bir efsane günlerce This Is me şarkısını dinlediğim zamanı hatırlıyorum.
Hadi daha ne duruyorsunuz izleyin bu filmi !!

PUANIM: 5/5







Coco Film Yorumu




FİLM ADI: Coco
ORİJİNAL ADI: Coco
YÖNETMEN: Lee Unkrich
PUANI: 8.5
ÖDÜLLER:
En İyi Animasyon Filmi
Film Eleştirmenleri En İyi Animasyon Ödülü
En İyi Animasyon Film
Satellite En İyi Animasyon Filmi Ödülü
En İyi Animasyon
Uzun Metrajlı Animasyon Filmi Dalında Yılın Yapımcısı
New York Film Critics Circle Award For Best Animated Film
ADG Excellence In Production Design Awards- Animated Film
Blimp Award For Favorite Animated Movie
Empire Award For Best Animated Film



YORUMUM:
Bu filmin yorumuna böyle başlamak istiyorum “ Müzik mi? Aile mi?”
Hayallerinizin peşinden mi koşarsınız yoksa aileniz zoruyla istemediğiniz geleceği mi yaratırdınız?
Bu soruların temeli bu ailemizin en geçmişine dayanıyor büyük akrabaları zamanında müzik ile uğraşırken ailede ki erkek müzik uğruna ailesini terk ediyor. O yüzden aile ve sıra gelen kuşakları müzikten nefret ettiriyor. Aile bir ayakkabıcı olarak tekrar diriliyor. Ama ailenin en küçüğü Miguel onlar gibi değil. O müziği seviyor ve müzisyen olmak istiyor ailesi son anda bunu öğrenip karşı çıkıp gitarını kırsa da Miguel bundan vazgeçmiyor. Ailesinin aile büyüklerinin olduğu fotoğraflı odada en büyüklerin resmi yere düşüp kırılınca aslında fotoğrafın devamı olduğunu görüyor. Gitarlı bir fotoğraf ama kişinin kafası yoktu, ama gitarından onun hayran olduğu Ernesto de la Cruz’un gitarı olduğunu düşünüp daha da seviniyor ve bu onu gaza getirip  Yaşadığı yerde -o zaman bir tören düzenleniyor- orada bir müzik yarışması olacak ama gitarı olmadığı için katılamıyor etrafındakilerden rica etse de hep olumsuz tepki alıyor. En sonunda dünyaca ünlü müzisyen Ernesto de la Cruz’un müzede sergilenen gitarını alıyor. Tellerine dokunurken birden ölüler dünyasına geçiyor. 
Burada ölmüş aile büyükleri ile karşılaşıyor. Aile büyükleri hayır duaları ile Miguel’ i geri döndürmeye çalışırken şartlarda bir daha müzik yapmamasını söyleyen aile büyüğünün şartını kabul etmeyip onlardan kaçıyor ve onun büyüğü olduğu için Ernesto de la Cruz’u bulup ondan hayır duası almak için yola çıkıyor.
Yolda bir arkadaş ediniyor kendisine ve onunla birlikte Ernesto’yu arıyorlar buluyorlar ama yanlış yoldan gittiklerini en sonda fark ediyorlar asıllar her zaman yanındaymış –filmi izleyince fark edeceksini.
 Film ölüler dünyasında geçse bile bu kadar sıcak ve samimi bir öykü yarattıkları için çok beğendim. Hem büyük bir artı olarak müziğin kullanılması ve o müziklerin hoş melodileri insanı bağlaması filme hep artı puan kazandırıyor.
Bu film sadece çocukların değil büyüklerin de izleyebileceği bir başarılı bir animasyon. Uzun süredir beni bu kadar etkileyebilen bir animasyon izlememiştim. Bir kere de izlerim bin kere de tarzı. Disney ve Pixar iyi iş çıkardınız
Filmi hala izlemediyseniz hadi ne duruyorsunuz izleyin!! Keyifli seyirler
PUANIM: 5/5

FRAGMAN:



Death Note Film Yorumu



FİLM ADI: Ölüm Defteri
ORIJINAL ADI: Death Note
YÖNETMENİ: Adam Wingard
TÜR: Gerilim - korku
KONUSU:
Ölüm tanrısının ( Ryuk – Shinigami) Ölüm Defterini dünya’ya düşürmesi ile başlar. Bu defteri Light bulur. Defterin içinde nasıl kullanılması hakkında ve bazı kurallar hakkında yazılar vardır. Light buna inanmaz ama isim yazmayı deneyince gerçekleştiğini görür ve defteri kullanmaya başlar.
OYUNCULAR:
Natt Wolf
Keith Stanfield
Willem Dafoe
Margaret Qualley

YORUMUM:
Mangalarını okudum. Ama hala okunmamış 2 tane manga var galiba. Animesini hiç izlemedim. Son senem olduğu için sınava hazırlanıyorum. Bunu da aylar önce izledim ama yorum girmeye yeni fırsat buluyorum.
Başrol oyuncusu Natt olması ikinci ilgi çekici alanımdı. Onun olduğu filmleri beğenmiştim çünkü. Bu Netflix yapımda da iyi iş çıkarmış.
Death Note'ı severek okudum. Hatta kitapçılarda bir yere oturup bir mangayı bitirirdim. Ama izleyince bir değişik oldum. Böyle olmaması lazımdı dediğim çok yer vardı. Kendim için söylüyorum, ben başka bir şey hayal etmiştim ilk defa Death Note Netflix de olduğunu görünce...
Eğer hiç okumamış olsaydım sevebilirdim. 


 Film güzel başlıyor aslında ama sonrada bir değişik oluyor ya gerçekten beğenip beğenemediğimi hiç anlamadım. 
sanırsam beğenmemekte kullanacağım. film resmen rezaletti. Netflix kurgusu gerçekten bu kadar kötüye çevireceğini asla beklemezdim. bu yazı kısa olacak.
Death Note' ı okuyan veya izleyen nasıl bir şey olduğunu bilir 
Bilemeyenler için kısaca:

Elinize bir defter geçtiğini düşünün normal bir defter gibi gözükse de aslında normal olmayan bir defter isim yazınca o kişinin ölmünü sağlayan bir defter.
Film gerçekten benim tüm her şeyimi yıktı o yüzden benden bu kadar. fragmanı bırakıyorum bu sefer şiddetli öneriyorum diyemeyeceğim

PUANIM: 1/5  ( Death Note sen bu puanı hak etmiyordun...)

FRAGMAN:



Dark Dizi Yorumu






DİZİ ADI: Dark
TÜR: Bilim kurgu, gerilim
BÖLÜM SAYISI: 10
OYUNCULAR:
Louis Hofmann
Maja Schöne
Jördis Triebel
Mark Waschke
Andreas Pietschmann
Lisa Vicari
Angela Winkler
Oliver Masucci
Dark Anatole Taubman
Stephan Kampwirth



YORUMUM:
Bir NETFLİX dizisi olan Dark tam gerilim bilim kurgu seven insanlara göre. Gerçekten dizinin adını yansıttığını bile anlayacaksınız. Alman yapımı dizimiz ne anlatıyor bakalım:
Winden adlı küçük bir kasaba da geçiyor olaylarımız. Aslında bir yerden klasik özellik küçük kasabalarda birden hiç olmamış olay  oluyor ve tüm kasaba halkı bununla ilgileniyor.
Dizinin başında olan ilk olayımız bir çocuğun kaybolması ve uzun süre evine dönmemesi bu olay daha da ilginç olmaya başlaması iki çocuğun daha kaybolması ile durumun üstüne daha çok düşülüyor. Çocukların kaybolması geçmişle bağlantılar kurulmasını sağlıyor. 3 aile 3 kuşağın birbirlerine nasıl bağlı olduğunu çözmeye çalışıyoruz. Çocukların arada gözüktüğü bir deney odası, kayboldukları çevrede bir nükleer santral olması burada gizli olayların dönmesi gizemi iyice sürdürüyor. Ayrıca bazı yerlerde “ Bilim ne kadar ileri gidebilir?” sorularını getiriyoruz aklımıza.

Dark, Jonas’ın bir harita bulmasıyla ve yabancı birinin ona bazı aletler vermesiyle işler daha çok gerilmeye ve karmaşıklaşmaya başlıyor. Ve üç yıl arasında kalıyoruz (1953 – 1986 – 2019) hepsinin arasındaki fark 33? Bir tekrarlama hareketi oluşturdu bu olay ve hepsinin birbirine bağlanmasını sağladı.


Dark gerçekten izlenilmesi gereken bir dizi. O heyecanı çözümleri bağlantıyı kurarken çabaları “bu olursa, buna ne olur?” soruları ile bir çaba vermek eğlenceliydi.  Eğer bir sıkıntı olacaksa o da bazı sahneleri çok açık vermeleriydi. Fazla değildi ama böyle bir heyecanda öyle sahneleri ben istemezdim açıkçası.
Son olarak Dark, büyük bir dejavu döngüsü, geçmiş, gelecek, deneylerle dolu dikkat çekici bir dizi. Bence buna şans vemelisiniz.


“Geçmiş, şu an ve gelecek arasındaki fark, inatçı bir illüzyondan ibarettir…” – Albert Einstein


PUANIM: 5/5

FRAGMAN:  



Mucize Film Yorumu



FİLM ADI: Mucize
ORİJİNAL ADI: Mucize
YÖNETMEN: Stephen Chbosky
PUANI: 8.0
OYUNCULAR:
Jacob Tremblay
Julia Roberts
Owen Wilson
Izabela Vidović
Bryce Gheisar
Noah Jupe
Danielle Rose Russell
Daveed Diggs
Elle Mckinnon
Millie Davis
Mandy Patinkin
Ty Consiglio
Harrison Breitkopf

ÖDÜLLER:

Humanitarian Award

YORUMUM:
Kitabını çok severek okudum ve filminin olduğunu öğrenince çok sevinmiştim. Çünkü bu mükemmelliği gerçek ortamda nasıl taşıdıklarını merak ediyorum. 

Doğuştan gelen farklı bir yüzü var. Doğduğundan beri yüzünde 27 ameliyat geçirdi. Normal bir görünme sahip olmak istedi ama ne yazık ki o normalliğe ulaşamadı. Çevreye girince herkesin ona baktığını ondan korktuğunu düşünüyordu. Bu yüzden o da kendisini korudu, bir astronot başlığı onu bu kötü bakışlardan korudu.
Eğitim hayatını hep evde geçiren Agguie 5.sınıfını normal bir okulda okuyacaktı. Bir yandan korkuyordu çünkü hep olumsuz düşünüyordu. “beni sevecekler mi?, arkadaşım olacak birileri var mıdır? Vs. vs.”
Ama o gün geldi tıpkı kitaptaki gibi okul zamanlarında yaşadığı zorbalığı filmde de gördük.
Normalde kitap filmlerini çok fazla beğenmem ama bu filmi öyle güzel yapmışlar ki gerçekten hayran kaldım. Fazla dram ağırlıklı insanın gözlerini dolduruyor. Aslında bu film böyle durumlardaki çocukların nasıl hissettiğini anladığımız onların neler yaşadığını yansıtan bir film. Atında bir ders var bu dersi çıkarttıktan sonra kabadayılık hakkında farklı bir bakış açınız olacak insanlar istemeden bile olsa kaba davranıyor karşımızda ki kim olursa olsun. Ama Mucize bize çok güzel şeyler gösteriyor.

Film de kitapta olduğu gibi kişiler ağızından geçen bölümleri de görüyoruz. Böylelikle karakterler olduğunu görüyoruz.
Filmdeki kişiler çok iyi iş çıkardığını da söylemeliyim. Jacob sen çok güzel bir Agguie olmuşsun. Hepimizin mucizesi.
Farklılıkların hiç kötü olmadığını ne kadar can yaksa da güzel olabileceğini küçük mucizelerle bunun daha çok büyüyeceğini gördük. Umut verici mucizelerimiz.

PUANIM: 5/5

FRAGMAN:


Alev Deneyleri Film Yorumu



FİLM ADI: Labirent -  Alev Deneyleri
YÖNETMENİ: Wes Ball
OYUNCULAR:
Dylan O'Brien
Thomas Brodie-Sangster
Kaya Scodelario
Ki Hong Lee
Will Poulter
Rosa Salazar
Giancarlo Esposito
Patricia Clarkson
Aidan Gillen

Kitaptan çok ayrı yaratılan çok eksiklerini gördüğüm film yorumu… Eleştirmek çok isterdim ama kitabı okumayanlar için gerçekten iyiydi. En çok göze çarpan Teresa’nın kitapta hiç olmayıp ama bir odak noktası olduğu halde filmde her yerde Teresa vardı. Tabii ki kitapta yazılan gibi hainliğini sonda gösterdi. Güvenli bölge arayışları vardı ama savaştıkları canavarlar yoktu. Sanırsam çok görsel kullanmayı tercih etmediler.
Onun dışında delilere bayıldım. Gerçekten süper ötesi makyajla çok iyi şeyler yaratılmış. Filme yeni eklenen karakterler Brenda hariç ümitlerimi karşılamış gibi oldu. Brenda’dan daha bir beklentim vardı.
Filmde beni diğer sinir eden şey olayların çok fazla Thomas çevresinde dönmesi ve diğerlerine daha az sahneler ayrılması oldu bu durumdan hoşlanmadım. Yani orda olan herkes zeki ve bazı şeyleri akıl edebiliyorlar ama filmde Thomas yaptı o akıl etti durumuna getiriyorlar. Labirentte Thomas’dan daha uzun süre kalmış insanlar var. Daha çok zorluk görmüşler var.
Kitapta zihinsel bağlantıların sürekli olduğu durum vardı ama bunu filmde hiç göremedik. İlk filmde de bu durum yoktu. Bu özellikleri sadece kitapta kaldı. Filmin sonunu gram beğenmedim. Asla kitapta olan bir şey değildi ve üçüncü kitapla olan köprüyü yıkmışlar üstünü ezmişler gibi bir son oldu.
Teresa çocuklar güvenli bölgedeyken Thomas ile konuşuyor İSYAN’ın ona hafızasını geri verdiğini bir amaçları olduğunu söylüyor ama bu Thomas’a etki etmiyor ama çok geç Teresa bulundukları Güvenli Bölge’nin yerini İSYAN’a bildirdi. Ve ortada bir kargaşa çıktı en son Minho İSYAN tarafından kaçırıldı. Yani bir de her şeyi oldu bittiye getirmeye çalışmışlar.
Kitapta beyaz bir odada biten kitap filmde Minho’nun kaçırılması ile bitiyor. Ve bu hiç hoş değil. Gerçekten bu sonu beğenmedim. Üçüncü film ile nasıl bağlayacaklarını merak ediyorum. Son İsyan’ın başını hatırlıyorum ve bu film böyle bittiği için o kitap başındakileri hiç yapmayacaklar anlamını veriyor.
Kitabı ne kadar övdüysem filmden o kadar nefret ettim bu yüzden üçüncü filmden de artık o kadar umudu yok.

FİLM PUANI: 1/5



Labirent - Son İsyan Film Yorumu




FİLM ADI: Labirent -  Son İsyan
YÖNETMENİ: Wes Ball
OYUNCULAR:
Dylan O'Brien
Thomas Brodie-Sangster
Kaya Scodelario
Ki Hong Lee
Will Poulter
Rosa Salazar
Giancarlo Esposito
Patricia Clarkson
Aidan Gillen

YORUMUM:

Evet ikinci kitap nasıl beyaz odada bitip üçüncü kitapta orda başladıysa, ikinci film ise Minho’nun kaçırılması ile bitip üçüncü ise onu kurtarma sahnesiyle başladı. Film birden bire atraksiyon ile başladı. Konuları değiştirmiş olsalar da çok eğlendim.
Filmde Minho’yu bir trende götürüyorlardı. Aslıda aldıkları tüm çocukları orada tutup İSYAN’ın yerine götürüyorlardı. Thomas, Newt, Jorge, Brenda ve güvenli bölgede ki bir iki kişi Minho’nun bulunduğu vagonu kaçırma işlemine girdiler. Tabii başarısız oldular. İstediklerini alamadılar bu yüzden farklı yollar bakmaya başladılar. İSYAN’ın son şehir dedikleri yerde olduğu öğrendiler. Oraya gittiğinde etrafını büyük duvarlarla kaplanmış İSYAN’a ait  bir şehir olduğunu gördüler. Girmek hem çok zor hem de İSYAN tarafından aranırken o şehirden Minho’yu kurtarmak çok zor.
Bu kurtarma planları sırasında Newt’in Işıla yakalandığını çoktan görüyoruz. Bu da kitapta gördüğümüz gibi ölümün ona yaklaştığı için bir işaret.
Filmde bir yerinde Newt “belki bizi labirent’e bu yüzden koydular belki ben bağışık değilim ve senin gibi bağışıklarla aradaki farkı anlamak için beni oraya koydular” gibi bir cümle söyledi orada bir duygulanmaya başladım.
Minho’yu kurtarmak için hazırladıkları plan da Teresa’yı kaçırıp onları Minho’ya ulaştırmasını sağlamak vardı ve başarılı oldular da. Teresa kaçırıldı planlar yapıldı Thomas Newt ve sürpriz konuğu filme koymuşlar -teşekkür ederiz- Gally’nin vücudundaki çip gibi onları belirleyen izleyen mekanizmaları çıkardılar. Ondan sonra İSYAN’ın ana binasına girerek Minho’nun olduğu yere kadar geldiler. Ama bu yolculukta Newt iyice kötüleşmeye başlamıştı.
Son olarak Minho’yu kurtardılar ama Newt’i kurtaramadılar. Değişmesine çok az zaman kalmıştı. Ama o saldırganlaşmaya başlamıştı Thomas ile kavgalar ediyordu. Ama üzücü son onun bıçaklanması ve ölmesi ile bitti…
Thomas orada herkesi bırakıp İSYAN’ın ana binasına gidiyordu tabii o sıra bütün duvarın dışındakiler duvarlara saldırı yapıyordu her yer patlamalarla saldırı halindeydi. Ama bu sıra o Teresa olacak kız İSYAN’ın son şehrinin saldırı halinde olmasına rağmen hala tedavi peşindeydi asıl tedavinin Thomas’ın kanında olduğunu gördü. Virüsü iyileştirmekle kalmayıp onu yok ediyordu.
Filmde Fare Adam ( Janson) da hasta ve Thomas’ın kanına ihtiyacı var bu yüzden o İSYAN’ın ana binasına girdiğinde onu bayıltıp bir yere bağlamıştı. Ama kanını alamadı çünkü Teresa o kadar durumdan sonra bir iyilik yaptı ve Thomas’ı kurtardı.
Fakat kaçmaya çalışırken Janson silahını çıkarıp ateş etti Thomas Teresa’ya gelmesin diye onun önüne atladı – afein (!)- vurulduktan sonra bir an Teresa’yı değil de Thomas’ öldüreceklerini sandım kitapta öldürmeyen adamı öldürselerdi çok çok çok kötü olurdu.
Ama sonda Thomas’ın olduğu takım İSYAN’ın bir uçağını kaçırdıkları için onu kurtarmaya geldiler. Teresa Thomas’ın kurtarılmasını sağlasa da kendisi o uçağa binmedi ve bulunduğu ana merkez binasının yıkılması ile aşağı düşüp öldü.
Film’in en sonunda her şeyin daha iyi olduğu bir mekanda gözümüzü açıyoruz. Güvenli yeni bölgeyle.  Ve bazı yerleri gösterdikten sonra film bitiyor.
Filmi öyle bir yerde bitirdiler ki devamı gelecek gibi hissettirmişler ama devam kitapları bu kısımlarla alakalı bile değil. O yüzden o sonda verilen umudu sevmedim.

Filmin zaten başında kendi taraflarından yazılan senaryo ile geliştirmişler ve onu sürdürmüşler kitaptaki ayrıntılardan bazılarını eklemişler (Gally, ölümler, Janson’ın hastalanması)
Ama yine de çoğu yerler yoktu. Zaten bir kitabın filmi tamamıyla doğru olarak çevrilmediği için bu duruma çok alıştık.
Film güzel denilebilir. Gidilebilir. Macera severlerin kesin izlemesi  gereken bir seri bence.
En sevdiğim filmler arasında yer almayabilirsin ama güzeldin.
FİLM PUANIM: 3/5




 
INSPIRATION BOOK BLOGGER Blog Design by Ipietoon